Bugün yine kaosla dolu bir gündü. Yaşananları yazarken bile yorgunluğumu hissediyorum, ama unutmamak için kaleme alıyorum.
Tan Yolu’nda Ganimet ve Adalet
Tan Yolu civarında ilerlerken, Gnoll sürüsünün kuşattığı bir kervan gördük. İçgüdülerim hemen bir şeylerin yanlış olduğunu söyledi. Gnollerle savaş uzun sürmedi; hepsini yere serdik. Kervandakiler önce bizi kurtarıcıları sandı, ama hayatlarının bir bedeli olmalıydı. Sonuçta, onlara canlarını bağışladık ve kervan mallarına el koyduk. Bu bizim için güzel bir ganimet oldu; onlar ise mallarını teslim edip yollarına devam ettiler.
Yanan Han ve Grandük Ravengard’ın Kaybı
Yolculuğumuzun devamında, uzaklarda bir hanın alevler içinde olduğunu gördük. Hemen kontrol etmek için içeri girdik. İçeride başka bir grup paralı asker ve drowların kalıntılarını bulduk. Savaş izleri her yerdeydi. Askerlerin kumandanı, Grandük Ravengard’ın kaybolduğunu söyledi. Onu bulma ümidiyle yanan binanın derinliklerine daldık. Ne yazık ki Grandük’ü bulamadık, ama onun yerine sıkışıp kalmış bir vekilini kurtardık. Vekil bize Ravengard’ın kaçırıldığını ve izlerin dağ geçidine doğru gittiğini söyledi. Ufak bir hediye aldıktan sonra, Grandük’ü bulma görevini üstlendik.
Dağ Geçidi ve Githyankilerle Çatışma
Dağ geçidi civarına ulaştığımızda, bir grup Githyanki ile karşılaştık. Lazeal’i sözcü tayin ettik, ama işler planladığımız gibi gitmedi. Githyanki lideri, Lazeal’i öldürmek istedi. Ekibimden birinin ölmesine asla göz yumamam. Hemen bir saldırı başlattık. Yüksek bir noktaya çıkıp oklarımla savaşı yönlendirdim. Ancak savaş zorlu geçti; Armon, Gölgeyürek ve Lazeal bayıldı. Sona kalan düşman liderini yanıma çekip bir okla işini bitirdim. Ardından ekibime yardım ettim ve Armon’la dalga geçerek biraz keyiflendim. Bazen zor günlerde bir kahkaha tüm yükü hafifletir.
Kampta Will ve Planlar
Kampa döndüğümüzde, Will benimle konuşmak istedi. Meğer kaçırılan Grandük Ravengard, Will’in babasıymış. Bu, onun için kişisel bir meseleydi, ama ekibin güvenliği her şeyden önce gelir. Will’i kampta bırakmaya karar verdim ve Karlach’ı başına nöbetçi olarak koydum. Onun aptalca bir şey yapmasına asla izin veremem.
Karanlıkaltı: Duergarlar ve Nere
Armon’la planlarımızın üzerinden geçtik. Karanlıkaltı’nda hâlâ yapacak işlerimiz vardı. Bu bölümde liderliği Armon’a devrettim; benim görevim farklıydı. Duergar kampına gittik ve oradaki asi grupla anlaştık. Planımız, Nere isimli bir Drow’a karşı saldırı düzenlemekti. Önce Nere’yi kurtardık, ama sonra pişman ettik. Duergarlar artık daha özgür ve köleleri olan dip gnomlarını da serbest bıraktık. Nere’nin kafasını çantamıza koyduk ve Mikonitlerin köyüne doğru yola çıktık.
Mikonitlerin Köyü ve Yeni Bir Görev
Mikonit köyüne varmadan önce kaybolan bir simyacıyı bulup sağ salim evine gönderdik. Köyde, mantar lideriyle görüştük. Duergar istilasını sona erdirdiğimiz için bize minnettarlıklarını sundular. Nere’nin kafasını hediye ettiğimizde ise bizi dost ilan ettiler. İlginç bir şekilde, artık yer altındaki mantarlardan oluşan bu tuhaf köyde istenen kişileriz. Bu düşünce bana hâlâ komik geliyor.
Karanlıkaltı’nda işlerimiz henüz bitmedi. Şimdi sırada Adamentium ocağı var. Eğer burada işimize yarar bir şey bulursak, birkaç sağlam ekipman yapabiliriz. Karanlıkaltı’ndaki işlerimizi bitirdikten sonra dağ geçidine döneceğiz ve bu bölgeden ayrılacağız.
Kampa Dönüş ve Hatıralar
Günün sonunda kampa dönüp bir şişe şarap açtım. Bu satırları yazarken bile yaşananların ağırlığını hissediyorum. Belki de bir gün, bu notlar bir maceracının eline geçer ve hikayemizi öğrenir. Bu yolculuğun sonu ne olursa olsun, iz bırakacağımız kesin.
Eothelm
Nomad Rangers’ın bir üyesi ve kaderin çizgisinde bir kolcu