Gün 2 – Kan, Yalanlar ve Kurtuluş

Yazar Brujah

Bu sabah, doğan güneşle birlikte yeni kararlar almak zorunda kaldık. Tiefling mülteciler ve druidler arasında bir çözüm bulabileceğimizi düşünmüştük, ama işler umduğumuz gibi gitmedi. Druidlerin liderleri arasındaki anlaşmazlık yüzünden mülteciler için umut ışığı söner gibi oldu. Onlara yardım etmenin tek yolu, göç yollarını kapatan goblinleri temizlemekti.

Goblinlerin izini sürdük ve yollarını kapatan yaratıkları birer birer avladık. Bu, benim gibi bir kolcu için alışıldık bir işti; ormanda veya yolda tehlikeleri temizlemek, insanlara güvenli geçiş sağlamak benim görevim olmuştu. Ama bu sefer yalnız değildim. Armon’un bir Paladin olduğunu öğrendim. Bu bilgi, savaş sırasında fark ettiğim etkileyici savaş becerilerini açıklıyordu. Paladinlerin kutsal inançları, yalnızca düşmanları korkutmakla kalmıyor, aynı zamanda yanındakilere de güç veriyor. Bu yolculukta böyle biriyle olmak, büyük bir şans.

Gölgeyürek’in elindeki artefakt dikkatimi çekti. Onunla bu nesne ve taptığı güç üzerine konuştum. İnancı güçlü, ama ben bu tür şeyleri hiçbir zaman ciddiye alamamış biriyim. Geçmişte gördüğüm sahte peygamberler ve yozlaşmış rahipler, bu tür inançlara olan saygımı fazlasıyla azaltmıştı.

Görevimizi tamamladıktan sonra yolumuza devam ettik. Yolda kanlar içinde bir bina gördük. Burası, eski bir gümrük binasıymış. İçeride yaralı halde birkaç paladin bulduk. Kendilerine bir şeytanın saldırdığını ve onu öldürmemiz durumunda bize özel bir kılıç vereceklerini söylediler. İz sürmek benim işim; Karlach’ı, yani bu “şeytan” dedikleri yaratığı bulduk. Ancak onu öldürmek yerine konuşmayı tercih ettik ve gerçeği öğrendik. Karlach, aslında bir barbar kadındı ve bu paladinlerin anlattıkları tamamen yalandı.

Karlach’ın bize anlattıkları sonrasında kararımız netleşti. Gümrük binasına döndük ve sahte paladinlerle yüzleştik. Armon ve Karlach’ın öncülüğünde kanlı bir savaş başladı. Gölgeyürek’in büyüleriyle destek sağlarken Gale’in büyüleri, savaşın gidişatını tamamen değiştirdi. Tüm düşmanları temizledikten sonra, Gale büyüsüyle hazine odasını açtı. İçeride bulduğumuz para, yolculuğumuzu biraz daha kolaylaştıracak gibi görünüyor.

Yolumuza devam ettik ve sonunda Goblin Viranköyü’ne vardık. Yolumuzu kesen bir grup goblin, aptallıkları yüzünden kolayca korkutuldu. Ancak köyün içinde işler değişti. Rahibe Karındeşen, tehlikeli ama aptal bir liderdi. Onu gizlice odaya çekip hızlıca öldürdük. Diğer goblinleri temizlemek için ana koridorda savaştık. Bu sırada bir kafeste bir goblin bulduk, ama serbest bıraktığımız anda bize saldırmaya çalıştı. Sonu ölüm oldu.

En büyük hedefimiz, druidlerin kayıp lideri Halsin’i bulmaktı. Hapishane katından gelen sesleri takip ettik ve birkaç goblinin bir kafesteki ayıya taş attığını gördük. Armon, hemen adaleti sağlamak için devreye girdi ve ayıyı kurtardı. Bu kurtuluş, başka bir savaşı da beraberinde getirdi. Goblinler, kurtardığımız ayıya ve bize saldırdı.

Pros And Cons Of Romancing Halsin In Baldur's Gate 3

Hemen üst kattaki bir noktaya çıktım, yayımla savaş alanını taradım. Armon ve Karlach, birer ölüm makinesi gibi düşmanları biçti. Gölgeyürek, kutsal ışıklarıyla bize sağlık ve destek sağladı. Ayı, savaşın sonunda bir insana dönüştü. Bu kişi, aradığımız lider Halsin’di.

Halsin’i yanımıza alarak goblinlerin liderlerinden birini daha temizlemek için yola koyulduk. Uzun ve zorlu bir savaşın sonunda kırmızı derili bir adamı yok ettik. Geriye sadece bir Drow kaldı. Onu da bulup öldürdüğümüzde Tiefling mülteciler için güvenli bir yol açılmış olacak.

Şimdilik hepimizin dinlenmeye ihtiyacı var. Goblin kasabasında kamp kurduk. İlk nöbet Gale’de. Gece, gökyüzünde yıldızlar süzülürken yazıyorum bunları. Düşmanlarımızı birer birer temizledik, ama parazitlerin karanlık gölgesi hâlâ üzerimizde. Bu yolculuğun sonu nereye varacak, kim bilir?

Eothelm
Nomad Rangers’ın bir üyesi ve kaderin garip bir cilvesiyle hayatta kalan bir Kolcu

Bunları okumadan gitme!

Bir Yorum Bırakın